Paris’in ‘en yeşil’ olma iddiası havada kaldı

Posted by

Başak Nur GÖKÇAM

Son 30 yılda 16 olimpiyat oyunu düzenlendi. Yapılan yeni çalışmaya göre tarihin ‘en yeşil’ olimpiyatını düzenleme iddiası bulunan Paris, sürdürüle­bilirlik sınavını geçemeyecek gi­bi görünüyor. Yeşil söylemlerdeki artışa rağmen sürdürülebilirliğin pek de başarılamadığı Paris Olim­piyatları’nın, hesaplamalara göre tarihe adını ‘en yeşil’ olarak yaz­dıramayacağı öngörülüyor.

Paris 2024 organizasyon komi­tesi, Londra 2012 ve Rio 2016’nın karbon ayak izinin yarısı kadar karbon ayak izi bırakarak, bu oyunların olimpiyat tarihinin en yeşil oyunları olmasını sağla­ma sözü vermişti. 26 Temmuz’da başlayan ve 11 Ağustos’a kadar devam edecek olimpiyatlarda, tüylü toplardan yapılmış masa­lardan, bitki bazlı menülere ka­dar hedeflere ulaşmada yardım­cı olunacağıyla ilgili bir dizi giri­şim duyurulmuştu.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Ulusla­rarası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Thomas Bach, verdiği bir röportajda sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekerek, “İklim değişikliği sadece spor için değil, tüm yaşamlarımız için son de­rece ciddi bir tehdit. Bu nedenle olimpiyat gündemindeki reform­larımızla, ayak izimizi azaltmaya odaklanarak bu sorunları ele al­maya karar verdik” demişti.

Perşembenin gelişi çarşambadan belli oldu

Aslında başlangıçta her şey iyiydi. Organizasyon komitesi­nin sürdürülebilirliğin sağlan­ması adına attığı en büyük adım da yeni inşaatlardan olabildiğin­ce kaçınmak olmuştu. Çünkü Londra 2012’den ön­ce altı yeni stad­yum, 2016 Rio Olimpiyatları’nda ise on yeni kalıcı stadyum ve ye­di geçici stadyum inşa edilmişti. Paris 2024 etkinliklere ev sahip­liği yapacak 35 stadyumdan da yalnızca ikisi yeni ve özel olarak inşa edilecek.

Bunun haricinde Olimpik Köy ve su sporları mer­kezi gibi inşaatlarda ise metre­kare başına yüzde 30 daha düşük karbon salımı yapıldı. Fakat tüm bu hesaplamalar yapılsa da 200 ülkeden atlet ve görevlilerin katı­lacağı 13 milyon izleyicinin dün­yanın farklı yerlerinden izlemeye gelecek olması, Paris’in ‘en yeşil’ olma sözünün önüne geçti. Çün­kü bu ziyaretler, etkinliğin büyük bir karbon ayak izi oluşturması­na neden olacak.

Son 30 yılda düzenlenen olim­piyatların ne boyutta sürdürü­lebilir olduğu üzerine araştırma yapan ve olimpiyatların sürdü­rülebilirliğini ilk defa sistematik bir şekilde inceleyen İsviçre’de­ki Lozan Üniversitesi Coğrafya ve Sürdürülebilirlik Bölümü Öğ­retim Üyesi Dr. Martin Müller, 1990’lı yıllardan bu yana artan ‘yeşil’ söylemlere rağmen olimpi­yatların giderek daha az sürdürü­lebilir hale geldiğine vurgu yaptı.

En yeşil oyunlar 2002’de ABD’de düzenlendi

Çalışmasında sürdürülebilir­liği ekolojik göstergeler dışında, sosyal ve ekonomik açılardan da değerlendiren Dr. Müller, 1992- 2020 yılları arasında düzenlenen 16 olimpiyat oyununun en sür­dürülebilir olanının 2002 yılında Salt Lake City’de (ABD) düzen­lenen olimpiyat olduğunu hatır­lattı. İkinci sırada ise 1992’de Al­bertville’de (Fransa) gerçekleşen oyunlar olduğunu belirtti. Bun­ların ikisinin de kış olimpiyatla­rı olduğunu belirten Müller, en sürdürülebilir yaz oyunlarının ise 1992’de Barcelona’da (İspanya) olduğunu söyledi.

‘Sürdürülebilirlik gösterisi’ haline geldi

Paris Olimpiyatları’nı ‘sürdü­rülebilirlik gösterisi’ olarak ta­rif eden Müller, 13 milyon izleyi­ci ve organizasyon sürecindeki toplumsal hak ihlalleri sebebiyle iyi bir performans gösteremedi­ğini belirtti. Yalnızca emisyon­lara bakıldığında dünyanın dört bir yanından uçaklarla gelen mil­yonlarca seyircinin ciddi miktar­da karbon salımına neden ola­cağına vurgu yapan Dr. Müller, mevcut haliyle olimpiyatların ‘sürdürülebilir şekilde düzenle­nemeyecek kadar büyük’ olduğu­na vurgu yaptı.

Olimpiyatlar giderek büyüyor

Bunun birkaç nedeni olduğu­na vurgu yapan Müller, “Olimpi­yatlar sürekli büyüyor ve büyü­dükçe de kaynak tüketimi artı­yor. Daha fazla spor varsa, daha fazla stadyum da gerekir. Daha fazla seyirci uçarsa, karbondiok­sit salımları artar. Daha büyük stadyumlar, daha fazla otel, daha büyük ulaşım kapasitesi gerekir.

Dolayısıyla büyüme önemli bir neden. Diğer bir neden ise olim­piyat oyunlarının ev sahibi ülke­lerde olağanüstü hâl yaratması. Kanunlarda istisnalar yapılması talep ediliyor. Organizasyon gi­derek büyüdüğü için insanlar ye­rinden ediliyor. Dolayısıyla sür­dürülebilirliğin sosyal boyutu üzerinde olumsuz bir etki olu­şuyor” eleştirisinde bulundu.

“Gösterinin esas aktörleri azınlıkta”

Paris Anlaşması ile uyumlu hareket edilmesi için emisyonun yüzde 90 azaltılması sürecinde özellikle uçakla gelen uluslararası ziyaretçilerin azaltılması gerektiğine vurgu yapan Dr. Martin Müller, “Olimpiyatlarda yaklaşık 10 bin atlet yarışıyor. 10 bin atlet için yaklaşık 400 bin –atlet sayısının yaklaşık 40 katı-akredite kişi var. Bunlara ilaveten de yaklaşık 13-14 milyon ziyaretçi oyunları izlemeye geliyor. Yani gösterinin esas aktörleri olan atletler azınlıkta” dedi.

Emisyon hedefinde geri adım atıldı

Gelecekteki olimpiyat oyunları için öneride bulunan Dr. Müller, “Paris’in olimpiyatların ev sahibi seçildiğinden bu yana emisyon hedefi vardı fakat birkaç hafta önce geri adım atıldı. Hedef 1.58 milyon ton karbondioksit olarak açıklanmıştı fakat artık yayınlarda bu sayı verilmiyor. Hedef doğru fakat tutturmak zor olacak” dedi.

Olimpiyat ateşi elektrikli alevle parladı

Olimpiyat ateşi 26 Temmuz Cuma akşamı düzenlenen törenle yakıldı. Bu yıl ilk kez bir stadyum dışında gerçekleşen Olimpiyat. Oyunları açılış töreninde, başka bir ilk daha gerçekleşti. Fosil yakıt. kullanılmadan, su ve ışıktan oluşan alevin tasarlandığı olimpiyat ateşinde. gerçek alevlerin titreme ve duman etkisini oluşturulmak istendi. Bunun için de 200 yüksek basınçlı sisleme aracının ürettiği su buharı bulutunu, 40 LED ışık aydınlattı. Böylece 2024 kazanı, ilk kez tamamen elektrikli alevle parlamış oldu.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir